Merhaba uzun zamandır bloğa yazı yazamıyordum ve açıkçası çok dolmakalemlerimle vakit geçirecek yeni kalemleri deneyimleyecek vaktim olmadı. Bu sefer değişiklik yapıp asıl mesleğim olan jeoloji ile ilgili yazı yazmak geldi. Açıkçası bu yazılar blog içerisinde bilimsel makale olmaktan çok sohbet havasında yazılacak. Bu nedenle çok teknik terim ve yöntem kullanmayacağım. Konu olarak lisans tezim beklenen Marmara depreminden. Dünyanın çeşitli yerlerinden arazi fotoğrafları doğa güzellikleri ve değerli taşlar paylaşmayı düşünüyorum. Umarım beğenirsiniz bu konuları bazen defterler mürekkep ve kalemlerimle harmanlamaya çalışıp farklı bir formata çevirmeyi düşünüyorum.
Neyse şimdi ilk konumuz olan beklenen İstanbul depremini ve hangi senaryolarda karşımıza çıkabileceğinden bahsedelim. Bu konu hakkında İstanbul Teknik Üniversitesinden mezun olurken yazdığım tezden bazı kesitlerde paylaşacağım. Daha detaylı ve bilimsel çalışma görmek isteyenler researchgate sitesinden İstanbul Ömerli-Hüseyinli Arasında Kalan Bölgenin Jeolojisi ,Kaya Zemin Özellikleri Ve Tektonik Modellenmesi İle Deprem Riski Açısından İncelenmesi diye aratırlarsa tezime ulaşabilirler. Bilimsel makalelerde kullanırsanız lütfen kaynak göstermeyi unutmayın.
Öncelikle deprem nedir ve nasıl düşünürsek oluşma mantığını daha iyi kavrayabiliriz. Açıkçası burada bilimsel gerçeklerden çok basite indirgeyerek anlatmaya çalışacağım. Bu nedenle hata yaparsam şimdiden af ola.
Şimdi elinizde bir sopa olduğunu hayal edin ve bu sopayı kırmaya çalışırken neler ile karşılaşacağınızı düşünün. Sopa birden kırılmayacaktır öncelikle yavaş yavaş çatırtılar çıkacaktır. İşte bu çatırtılar bazen öncü deprem olarak karşımıza çıkmaktadır yani olacak olanın daha önceden kestirimi gibi. Daha sonrasında asıl kırılma anında muazzam bir enerji ortaya çıkmaktadır işte bu anı da asıl deprem anı olarak tasvir edebiliriz. Sopa yerine sert kayaların kırıldığını düşünürseniz enerjinin ne kadar büyük olabileceğini tahmin edebilirsiniz. Peki bu kayalar neden kırılıyor yanıt çok basit çünkü üzerinde bulunduğumuz Anadolu levhası yılda ortalama 2.5- 3 cm batıya doğru kayıyor ve bu kayma her yerde aynı değil kuzey Anadolu fay hattı boyunca bazı yerlerde gerilmeye sebep oluyor ve belli aralıklarla bu fay üzerinde deprem oluyor. Erzincan depreminden sonra sırasıyla batıya doğru bir deprem silsilesi meydana gelmiş ve en son 1999 yılında Kocaeli depremi ile son kırılmayı yaşadık ve maalesef yakında Marmara denizinden geçen fay kısmında bir kırılma bekleniyor. Açıkçası bu kırılmanın ne zaman yaşanacağı ile ilgili birçok uzman görüşü var. Kimi 2030 yılından önce olmayacağını iddia ediyor bunu bu kısımdaki kabuk kalınlığına bağlıyor. Kimi uzman ise depremin geciktiğini her an olabileceğini söylüyor. Bana kalırsa her an olacak gibi tedbirli olmakta fayda var. Tezimi yazarken kaynakça olarak kullandığım İstanbul deprem master planı yeterince detaylı ve özenle hazırlanmıştı. Yani yeterince çalışılmış detay çalışma mevcut fakat uygulama da işler o kadar da düzgün değil. Acil toplanma alanlarında alışveriş merkezleri görmek bile mümkün ayrıca depremden sonra bina ile ilgili yasalar çok düzgün olmasına karşın bazı bölgelerde gerekli kontroller nasıl yapıldığına karşın soru işaretleri mevcut.
Peki olası senaryolar neler: açıkçası deprem ile ilgili 3 senaryo öngörülebilir bu senaryolar Marmara denizinin içinde bulunan fay segmentlerinin ne kadarının kırılacağı öngörülerek hesaplanmıştır.
Senaryo 1 ile Marmara fayının Adalar fayı ile Tekirdağ Çukurluğu arasında yer alan 70 km uzunluğundaki Tekirdağ-Yeşilköy segmetinin kırılması halinde oluşması beklenen 7.2 büyüklüğündeki depremin meydana geleceği öngörülmektedir.
Senaryo 2 ile 121 km uzunluğundaki Batı Marmara fayının kırılması sonucu oluşacak deprem ele alınmıştır. Bu fay Ganos açıklarından başlar, Senaryo 1’de incelenmiş olan Tekirdağ-Yeşilköy segmentini kapsayarak, Yeşilköy açıklarına kadar uzanır. Batı Marmara fayının kırılması halinde büyüklüğü 7.5 olan bir depremin oluşması beklenmektedir.
Senaryo 3 ile Batı Marmara fayından başlayarak Adalar fayını kapsayarak İzmit fayı ile sonlanan 186 km boyundaki hattın kırılması sonucu oluşması muhtemel deprem öngörülmüştür. Bu hattın kırılması ile 7.7 büyüklüğünde bir deprem beklenmektedir.
Yani 3 senaryoya göre Marmara denizinde 7.2-7.5 ve 7.7 büyüklüğünde deprem meydana gelecektir. Bunun etkisini haliyle yakın yerler yani İstanbulun güneyi ve Bursa-Balıkesir illerinin kuzeyi daha çok hissedecektir. Ayrıca Yalova ilinin batı kesimi Tekirdağ ilinin güney kesimleri ile Çanakkale ilinin kuzey kesimleri etkilenecektir. Özellikle İstanbul ilinde etkilenecek ilçeler ise güneyde bulunan ve zemin büyütmesinin daha çok olacağı kesimlerdir. Avcılar, Tuzla, Pendik, Kartal, Bakırköy, Beylikdüzü gibi ilçelerdeki mühendislik yapıları eğer gerekli koşullar gözetilerek yapılmamışsa hasar göreceklerdir. Kuzeyde kalan ilçeler ise güneye nazaran depremi daha az hissedeceklerdir fakat ayrıca zeminin kaya ya da alüvyon olmasına göre deprem zemin büyütmeleri değişeceğinden ayrıca gerekli mühendislik hizmetlerinin tam yapılmaması sonucu oluşacak hatalardan dolayı kuzey kesimlerde yer yer depremin şiddeti değişecektir.
Sonuç olarak eğer oturduğunuz bina zemin iyileştirilmesi yapılmamış radye temel ya da binanın yapıldığı zemin parametrelerinin hesaplamaları düzgün yapılmamış ise binada hasar olması kaçınılmazdır. Bu noktada kentsel dönüşüm öne çıkıyor. Eski binaların gerekli mühendislik önlemleri alınarak tekrar yapılması mevcut depremde oluşabilecek kayıpların öne geçecektir.
Türkiye Kuzey Anadolu Fayı üzerinde merkez üssü derinliği yüzeye yakın yerlerde meydana gelmektedir. Bu yüzden etkileri çok daha yıkıcı olmaktadır. Son olarak bu konuyla ilgili spesifik çalışan uzmanlar var onların görüşleri daha doğrudur. Ben biraz size genel ve basit bir anlatımla gerçekleşecek olan Marmara Depremi ve olası etkileri açısından bilginiz olması amacıyla bu yazıyı yazdım. Yeni yazılarda görüşmek dileğiyle hoşça kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder